5 Aralık 2013 Perşembe

Uzak - Oruç Aruoba

Gayet aklıbaşında görünüyor, insanlarla konuşuyordu; herşeyi ötekilerin yaptığı gibi yapıyordu, ama içinde iğrenç bir boşluk vardı, artık hiçbir kaygı duymuyordu, hiçbir arzu; varoluşu zorunlu bir yüktü ona. - - öylesine yaşayıp gitti. (lenz – georg Büchner)
...
   Özlem, kendini özlemendir temelde, tabii ki : kendinin kendinde yinelenmesini istemen – ancak kendin sayabileceğin ötekinin, gelip, kendin olması…
   Özlem, kendinin mteki olmasını istemendir – bir o kadar da, ötekinin kendin olmasını istemen…
   Özlem, ötekini kendine istemektir – kendini de ötekine…
Edip Cansever’in dediği gibi : Özlem ki tutkunluktur bir başkasının özlemine.
   Özlemek, özlenmek istemektir.

   Özlem için temel ölçülerden biri, özleyen ile özlenen arasındaki uzaklıktır : tabii ki, bu uzaklık fiziksel olarak ne kadar büyükse, özlem de o kadar büyük olur; ama, gene de, garip bir ilişki, özlenen özleyene uzamsal olarak çok yakın, ama, o anda, fiili olarak (zamanda) ulaşılamaz olduğunda oluşur – özlem, sanki, genleşir, çeperlerini patlatayazar…
   Özlemin yakınlığıdır, asıl, çekilmez olan – uzakken neyse ne de; yakınken, çekilmez…

   Özlem, boş avuntuyu reddeden bilinçtir : ayrılışın acısını, ılımlandırmaya çalışmadan, olduğu gibi yüklenen bilinç – ne kendini aldatmaya ne başka birşeyle acısını hafifletmeye; ‘teselli’ye yönelir : olduğu gibi kabullenir acıyı – özlenen gitmiştir; şu anda, yoktur; yarın da ne olacağı belirsizdir – pekala, öyle olsun!...

   Bir mum yaktığında, bir süreç başlatırsın – ama yürüyüşü senin elinde olmayan bir süreçtir bu; artık, kendi oluşma biçimini izleyecek, senin elinde olmadan da, zaman içinde, varması gereken noktaya varacaktır.
   Mum önce , bir noktaya kadar, kendi doluluğu içinde, güçlü güçlü yanar; ama yanışında belirli dengesizlikler oluşunca (ki kaçınılmazca oluşur bunlar), çeperini delip, eriyik maddesini dışarı akıtıp, fitilini yakıp küçülterek, söneyazar – önlem düşünürsün : alır, kenarlarını düzeltir, bir madeni kutunun kabını ters çevirip, içine koyarsın – ama, boşunadır bu da : çünkü kendi süreci içinde oluşturduğu dengesizlikler sürmektedir – çeperleri tam düz değildir; içine koyduğun kabın belli bir eğimi vardır – gene, akar dışarı, eriyik madde : kabın içinde yayılır; kap ısınır; dibine varmış fitil, artık, her türlü biçimi yitirmiş maddenin son kalıntıları içinde, ucu ucuna, yanıyordur – sönmesi yakın ve kaçınılmazdır.
   Şimdi yapabileceğin tek şey, kap içinde kalmış eriyik maddeyi bir kenarında biraraya getirip, muma benzer bir biçime sokarak, dibine dayanmış fitile biraz daha süre tanımaktır – ama artık bilerek : mumun sönecektir.
Oruç Aruoba’dan

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder